Selâm, müslümanların mübârek bir şiârıdır. Allah Teâlâ, selâmı, müslümanlar için bir esenlik ve müslümanın, müslüman kardeşi üzerindeki haklarından birisi olarak saymıştır. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de cennete girmenin sebebi olan selâmı yaymayı, müslümanlar arasında sevgi ve muhabbetin yayılmasının sebeplerinden birisi olduğunu haber vermiştir.
Bu broşür, Meymûne kabristanı, bu kabristanı ziyâret etmenin meşrû oluşu ve bazı ziyâretçilerin kabristanda yaptıkları hatalardan bahsetmektedir.
İnsanların toplandıkları ve orada konuştukları meclisleri olması gerekir. Bu meclislerin en hayırlısı ise, Allah -azze ve celle-’nin adının anıldığı meclisleridir. Allah Teâlâ’nın adı anılmayan ve elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’e salât getirilmeyen meclisler, yerilmiş ve çirkin görülmüş meclislerdir. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu meclislerden uyarmış ve vakitlerini faydasız şeylerle geçirdikleri için bu meclislerin kıyâmet günü sahipleri için bir pişmanlık ve noksanlık olacağını haber vermiştir.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Allah Teâlâ’nın adı anılmayan bu meclislerin nasihat için yumuşamayan ve hatırlatmaya da yanaşmayan kalplerin katılaşmasına sebep olacağını haber vermiştir.
Allah Teâlâ,Kur'an ve sünnete uymayı emretmiştir. Çünkü Kur'an ve sünnetin kendisi korunmuştur, her ikisine uyan kimseyi de sapıklığa düşmekten korur.Allah Teâlâ, başka bir insanın sözünün aksine, sözünde Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i korumuştur.
Takva: Allah’tan bir nur üzere, O’nun taati ile amel etmen, Allah’ın sevabını ümid etmen, Allah’tan bir nur üzere Allah’a isyanı terk etmen, Allah’ın cezalandırmasından korkmandır.”
Bu makale, nazar ve hasedi insandan uzaklaştırması için muska takmanın hükmünü açıklamaktadır.
Bu makale, Kur'an ve sünnetten delillerle ibâdet ve cennete girmek hakkındadır.
Ka’b b. Mâlik’in kıssasında her müslümanın, özellikle de İslâm dâvetçilerinin çıkarması gereken pek çok dersler ve ibretler vardır.
Allah Teâlâ, Kitabı Kur’an-ı Kerim’de bizden komşuyu gözetmemizi (onun haklarına riâyet etmemizi) vasiyet ederek şöyle buyurmuştur: "Allah’a ibâdet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi, işçi ve benzerlerine) iyi davranın. Allah, kendini beğenen ve dâima övünen kimseyi sevmez.".
İbn-i Kayyim’in (el-Fevâid) adlı kitabından iktibas edilerek hazırlanan bir makale olup, kaybolan ve fayda vermeyen şu on şey beyan etmektedir:
Allah Teâlâ’nın mülkün sahibi, onda dilediği gibi tasarrufta bulunma hakkına sahip olduğu, O’nun izni olmadan kâinatta hiç kimsenin bir şey yapamayacağı, yaratılmışların kontrolünün O’nun elinde olduğu, dilediği şeyin olacağı ve dilemediği şeyin olmayacağı, Rabbine îmân eden müslüman bir kulun nefsine ve kalbine yerleşirse, bu takdirde o kimse, insanlara bel bağlayan bütün bağları koparır ve yalnızca Allah Teâlâ’ya tevekkül eder.
Tevhîdin şânı büyüktür. Bunun içindir ki, kelime-i şehâdeti zikrederek hayatını tevhîdi ikrarla sona erdiren kimsenin mükâfâtı; Allah Teâlâ’nın onu cennete girdirmesi olmuştur. Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, ölmek üzere olan kimseye, Allah’a hüsn-i zan beslemesini ve rahmetini arzu etmesini emretmiştir.
İsbal’in sözlük ve terim anlamı
İslâm, kâmil dîndir. İnsanın bütün hayatını düzenlemiş, ona faydalı olan şeyleri emretmiş, zararlı olan şeyleri de yasaklamıştır.Yemesinden, içmesinden ve uykusundan önce ile uykusundan uyandıktan sonra, mukimlik, yolculuk ve diğer hallerinde, hem kendisi, hem de başkasıyla ilgili birtakım âdâbı meşrû kılmıştır.
Bu broşür, Muallâ kabristanının fazîleti, kabristanı ziyâret etmenin meşru oluşu, kabristanda yatan bazı kimselerin tesbiti ve bazı ziyâretçilerin kabristanı ziyâret ederken içine düştükleri hatalardan bahsetmektedir.