- Web Sitesi: www.islamhouse.com
- Telefon: 2147483647
-
Başlık: موقع دار الإسلام على شبكة الإنترنت.
المملكة العربية السعودية، الرياض، حي الربوة، شارع الأربعين، بجوار شركة الراجحي المصرفية للاستثمار.
Ülke:
- Tarih
- Ziyeretçi sayısı
- Alfabetik sıra
- Sunum:
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, bir sürü hurafe ve hile baş göstermiş ve bunlar, din ya da akıl engeline takılmadan insanların içine kadar işlemiştir. Öyle ki, insanlardan birçoğu ya sihri meslek edinip onu yaymaya başlamış; ya sihre müptela olup sihir yapanların pençesine düşmüş; ya da sihir vasıtasıyla insanlara zarar verir hale gelmiştir.Hiç şüphesiz Kitap ve Sünnetteki deliller ve ileri gelen âlimlerin icması şu noktada ittifak etmiştir ki: Sihir haramdır ve sihir yapan kişi kınamayı hak etmiş kötü bir kimsedir. Aynı şekilde aklı olan herkes -müslüman olmasa dahi sihrin, akıl ve beden üzerinde yıkıcı etkileri olan tehlikeli bir şey olduğunu bilir.
Hanifî âlimlerinin önemsedikleri ve gerek eserden, gerekse yazarından övgüyle bahsettikleri bu kitap, İslâm dünyasının birçok yerinde yaygınlaşan kabirperestlik hastalığını ve kabirlerde işlenen birçok bid’atleri Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in hadislerinden delillerle açıklamıştır.
Bu kitap, Kur’an-ı Kerim ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in hadisleri ışığında beş vakit namazları açıklamaktadır.
Yazar, kitabın önsözünde şöyle diyor: "Eğitim hakkında çok söz edilmiş, ciltler dolusu kitaplar telif edilmiştir.Çeşitli kısımlara, türlü yol ve yöntemlere ayrılmıştır. Herkes de kendi yönteminin en ideal olduğunu ileri sürmektedir. Eskiden “Herkes Leylâ’ya ulaştığını iddia eder ama Leylâ bunların hiçbirini kabul etmez.” denilmiştir. Bu araştırmayı; bazı uygun çözümler de sunmakla birlikte çağdaş İslamî bakış açısından ele almak suretiyle ideal eğitim, ilgili meselelerin tedavisi, değişip duran sorunların etrafındaki görüş ve deneyimlerin sunumuna tahsis ettim. Devasa boyuttaki telifata rağmen ideal eğitime ve en iyi öğretime ulaşmamıza yardımcı olacak herşeyi araştırmayı sürdürmemiz gerekmektedir.Eğitim- öğretimin sorunları, ümmetin sorunlarıdır. Ümmetin hep birden, kurumlarını tutup ayağa kaldırması ve sorunlarının çözümü yolunda çaba göstermesi gerekmektedir. Ben de, benden önce ...
Bazıları Mescid-i Aksâ’nın Müslümanlar nezdindeki ve İslam dinindeki yeri hakkında kitap yazmamıza şaşırabilir. Çünkü bu konu tartışmasız kabul gören konulardan biridir ve Mescid-i Aksâ’nın çok fazla açıklamaya gerek olmayan yüce bir konumu vardır. Mescid-i Aksâ’nın konumu Allah Teâlâ’nın Kur’an-ı Kerim’deki apaçık ifadesiyle ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in sahih hadisiyle sabittir. İslam Ümmeti de Mescid-i Aksâ’nın fazileti üzerinde icma etmiştir/görüş birliğindedir.
Bu kitap, ilim tahsilinde şu önemli kuralları içermektedir:
İmam Ahmed b. Hanbel döneminde yaşayan Hâris el-Muhâsibî, bu kitabında ayet ve hadisler ışığında okuyucunun elinden tutararak ölüm sonrasında başına gelecekleri adım adım yaşatmaya çalışıyor.
Yazar, aşağıdaki sebeplerden dolayı namaz kılmayanlara cevap vermektedir:
Yazar, aşağıdaki sebeplerden dolayı namaz kılmayanlara cevap vermektedir:
İnsanoğluna her noktada "seçme" hakkı veren Allah Teâlâ dost seçiminde de hiçbir zorlama yapmamıştır. İstediğin an istediğin varlığı dost seçebilirsin. İster kendine Allah’ı ve dostlarını dost seç, ister şeytanı ve dostlarını.. Ama unutmayalım ki seçeceğimiz dost kim olursa olsun ya Allah’ın dostudur ya da şeytanın.
"Fethu Rabbi’-l-Beriyye bi Telhisi’l-Hameviyye" kitabı; Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye’nin -Allah ona rahmet etsin- kitabı "el-Hameviyye fi’l-Akîde" adlı kitabının özetidir.
Bu makale, abdest ve boy abdesti hakkında sorulan birtakım sorulara, âlimlerin verdiği cevapları içermektedir.
Bu kitap, İslâm ümmetinin nasıl zafere erişebileceğini, zafere erişmesinin sebeplerini, günümüzde müslümanların hezimete uğramalarının sebeplerini, İslâm ümmetinin dirilişine giden yolu ve düşmanlarını açıklamaktadır.
Bu risâle, ictihad ve taklid konusunda yazılan en değerli kitaplardan birisidir.Kitabın yazılmasının sebebi; yazarın -Allah ona rahmet etsin-, kitabın önsözünde dediği gibi şöyledir: "Bana, Uzakdoğu ülkelerinden Japonya’nın Tokyo ve Osaka şehirlerinde oturan müslümanlar tarafından bir mektup gönderildi. Mektubun özeti şöyleydi: "İslâm nedir? Mezhep ne demektir? İslâm dîniyle şereflenen birisinin dört mezhepten birisine veya başka bir mezhebe girmesi, yani Mâlikî, Hanefî, Şâfiî veya Hanbelî olması gerekir mi, gerekmez mi? Çünkü burada büyük bir ihtilaf ve vahim bir münakaşa başladı.Japon fikir adamlarından birkaç aydın, İslâm dînine girmek ve îmânla müşerref olmak istediklerini Tokyo’daki müslüman cemiyetine bildirdiler.Hindistanlı müslüman bir grup: "Kendilerinin, ümmetin kandili olan Ebu Hanife’nin mezhebini seçmeleri", Endonezyalı bir grup ise; "Şâfiî mezhebini seçmeleri gerektiğini" söylediler. ...
İslâm’ın temelleri mesâbesindeki beş esastan biri olan oruç hakkındaki bu muazzam eser, Kitap ve Sünnetten deliller ile âlimlerin kendilerine sorulan sorulara verdikleri cevaplardan oluşmaktadır. Oruç ile ilgili akla gelebilecek hemen her meseleyi kapsamlıca ele alan bu eser, oruç hakkında başka hiçbir esere ihtiyaç bırakmayacak genişliktedir.
Kur’an ve Sünnetten Duâlar: Bu kitap, Kur’an ve Sünnetten Zikir, Duâ ve Rukye Tedâvi kitabının özeti konumunda bir kitapçıktır.
Sevgili ile Bir Gün -sallallahu aleyhi ve sellem-:
Hadis âlimlerinin imamı, hadiste mü’minlerin emiri ve hadis emiri gibi unvanlarla en büyük hadis âlimi olarak tarihe geçmiş olan İmam Buhârî, Câmiu’s Sahih’ten sonra, edep, ahlâk ve âile eğitimi ile ilgili Edebu’l Müfred’i yazmıştır. Bu eser, hadisle ilgili İmam Buhârî’nin ikinci önemli eseridir.
Muhammed b. Abdulvahhab: değerli âlim Abdulaziz b. Baz’ın -Allah ona rahmet etsin- hicrî 1385 yılında, Medine-i Münevvere İslâm Üniversitesi rektör yardımcısı iken verdiği konferanstır. Merhum, bu konferansta Muhammed b. Abdulvahhab’ın kısa hayatını ve onun dâvetini açıklamıştır.
Ehl-i Sünnet ile Şiâ Arasındaki İki Zıt Tablo: Bu kitap, sakin, bilimsel ve mezhep taassubundan tamamen uzak bir şekilde, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in üzerinde bıraktığı ve terbiye ettiği eseri, mübârek sahâbe neslini açıklamaktadır.
Bu makale, hıristiyanların bayramlarını kutlamanın hükmü ile ilgili birtakım mesele ve hükümlerini içermektedir.
Kısa ve açık ibâreli bu kitabı okuyan bir kimse, onun tevhîd, usul, akâid, siyer, sülûk, ahlak, dînî ve dünyevî âdâb, tıp, fıkhın bütün bölümleri olan ibâdetler, muamelât ve nikah gibi bütün ilimleri ve bunların açıklamasını, esaslarını ve kaidelerini kapsadığını mutlaka görecektir.
Yazar, kitabını önsöz ve şu altı bölüme ayırmıştır:
1- Namazı kasıtlı olarak terk eden kimsenin öldürülmesi gerekir mi, gerekmez mi?
Namazın, İslâm’da büyük bir önemi ve hiçbir ibadetin ona denk olmadığı, bir mevkii vardır. O, farz kılınan ilk ibadettir. Tevhidden sonra, İslâm’ın en ِönemli esasıdır. Amellerin en faziletlisi ve Allah tarafından en çok sevilenidir.Allah, Kitab’ında onun şanını yüceltmiş, onu ve onu kılanları şereflendirmiştir.Diğer ibadetler arasında özellikle onu zikretmiş, kullarına onu tavsiye etmiştir.
Hiç kuşkusuz ilim, fert fert ve birbütün olarak toplum hayatının üzerine kurulduğu zorunlu maslahatlardandır. Bu zorunlu maslahatlarda bozukluk olduğu takdirde hayat nizamı düzgün işleyemez. Bahsedilen bu zaruri maslahatlar gerçekleştirilmediği takdirde toplumun durumu bozulmaya meyleder ve Şari’in onun için istemiş olduğu yoldan sapar. Aslı, Prof. Dr. Nasır el-Umer’in verdiği iki konferanstan ibâret olan bu kitap, ilim, onun öneminden, fazîletinden ve günümüz müslümanlarının ilme karşı tutumlarından bahsetmetedir.
Yazar, bu kitapta îmân esaslarını, Kur’an ve sünnetten delillerle açıklamaktadır.
Bu kitapçık, İslâm âlimlerinin, yeni doğan çocuk, Akika kurbanı ve bu konuyla ilgili meselelerdeki sorulara Kur’an ve sünnetten verdikleri cevapları içermektedir.
Kitabın içeriği 201 senedli hadisten meydana gelmektedir. Bunlardan kimisi merfu', kimisi mevkuf, kimisi de maktu'dur. Müellif bu maddeyi birçok bölüm halinde tertipleyerek buna mukaddime ile başlamış ve hadislere kıyamet gününde yaşın kaç olacağına dair soru sormuş, ehil olmayana ilmi vermekten nehiy bölümüne bir hadis, ilimle amel etmek hakkında hadisler koymuş, sonra kitabı bölümlere ayırmış ve buna, öğrendiği ilimle amel etmeyenin kınanmasıyla başlamış ve ertelemenin hoş görülmemesiyle sona erdirmiştir.
Ateist bir öğretmen ve müslüman bir öğrenci arasındaki diyalog: Bu kitapta müslüman bir öğrenci ile ateist bir öğretmen arasında diyalog geçmektedir. Müslüman öğrenci bu diyalog boyunca birçok batı ülkesinde yaygın olan ateizmin: "Kâinatın (evrenin) yaratıcısız oluşması", "Allah'ın, dünyadaki bütün kötülüklerin yaratıcısı olması", "Bu sebeple yaratıcı yoktur" yalan ve hurafeleri gibi bâtıl düşüncelerine karşı koymaktadır.
Bu sözlükte Kur’an-ı Kerim’de geçen kelimelerin tamamına yakını Kur’an’da kullanıldıkları şekilde geçmektedir.
Ehl-i Beyt ve Hakları: Yazar kitabında şöyle demiştir: "Allah Teâlâ, Peygamberi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ehl-i beytine bazı haklar tanımış ve onlara bazı faziletler ihsan etmiştir. Ehl-i sünnet ile muhalifleri arasında, onların bu haklarını ve faziletlerini kabul etme konusunda büyük bir fark vardır. Şöyle ki: Ehl-i sünnet, bu hak ve faziletleri kabul eder, ifrat veya tefrite düşmeden gereklerini yerine getirir.Muhalifleri ise, bu hususta birbirine zıt iki uç noktada yer alır.Bazıları bu haklara yenilerini eklemişlerdir. Hatta onlardan bir kesim, o hak sahiplerini âlemlerin Rabbinin derecesine kadar çıkarmıştır. Kimisi de o haklara karşı çıkmış ve onları reddetmiştir. Hatta o hak sahiplerini zâlimler derecesinde görenler olmuştur.Allah Teâlâ'dan, bu kısa risalede ifrat ya da tefrite düşmeden ehl-i beyti tanıma ve haklarını beyan etme hususunda bizleri muvaffak kılmasını niyaz ederiz."
Ehl-i Beytin Fazîletleri: Ehl-i Beyt kimlerdir? Ehl-i sünnet ve'l-Cemaatin,Ehl-i Beyt hakkındaki inancı, Kur'an-ı Kerim'de Ehl-i Beytin fazîletleri, Pak sünnette Ehl-i Beytin fazîletleri, Ehl-i Beytin sahâbe ve onlara güzelce tâbi olanlar nezdindeki yüce makamı, Ehl-i sünnet ile diğer fırkaların, Ehli Beyt hakkındaki inançları arasında bir mukayese ve hak etmediği halde Ehl-i Beyte mensup olduğunu iddiâ etmenin haram oluşu.
Kalpten Kalbe: Dosdoğru yol olan Sırat-ı Mustakîm'e, hakkı aramaya ve hakka tâbi olmaya samimi bir çağrıdır.Bu çağrı, Şia sarıklılarının kendilerine uyanlara empoze ettikleri fikirleri tartışmak için bir nefis muhasebesidir.
Hizbullah Hakkındaki Gerçeği Biliyor Musunuz?:
Bu, faydası büyük bir risâledir. Belki de bu risâle, Elbânî'nin ardında bıraktığı, içinde dînine ve Nebisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetine tutkun müslümanın uyması gereken sahih selefî metod usûlünün beyanı bulunan çalışmaların en önemlisidir. Bu risâlenin aslı, Elbânî'nin, Selefî dâvetin usûlü hakkındaki ilmî bir konferansı ve Elbânî'nin hayatı boyunca her zaman dâvet ettiği Selefî Metod'a dâir kayıtlardır.
Bu, hurâfe ve bid'atların karıştığı her türlü şeyden berî kılan selefî akîdeyi, bu ümmetin selefinden, sahâbeden; sahâbe, tâbiîn ve onlardan sonra gelen ve müslümanların hidâyet ve dirâyetlerinde icmâya vardığı muhakkik âlimlerden gelen Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat akîdesini müslümanlar için beyan eden özlü bir risâledir.
Bu risâle, Şeyh Muhammed b. Abdulvahhab'ın hayatını, dâvetini, sözlerini, ona atılan iftirâları ve bu iftirâlara verilen reddiyeleri içermektedir.
Kabir azabı haktır ve îmân edilmesi gerekir. Nitekim Kur'an ve sünnetten deliller bunun hak olduğuna delâlet etmiş, Vâkıa ve Ğâfir (Mü'min) sûrelerinde bu husus zikredilmiştir. Ayrıca Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sahih olarak bildirildiğine göre ondan hiç kimsenin kurtulamayacağı kabrin bir sıkıştırması vardır.İnsan, kabrinden ameliyle başbaşa kalacak, âilesi ve malı dünyada kalacak ve en muhtaç olduğu günde ondan ayrılacaktır. Kabir, âhiretin ilk merhalesidir. Onun azabından kurtulan, onun için ondan sonrası daha kolay olacaktır. Ondan kurtulamayan için ise, daha şiddetli ve daha korkunç olacaktır.Bundan dolayı insanın bir an önce istiğfar edip nasuh tevbeyle Allah'a tevbe etmesi ve ölüye, kabrinde Münker ve Nekir'in sorgusu karşısında sebât etmesi için duâ etmesi gerekir.
Dînini tanı! Çünkü her birimiz öldükten sonra kabrine konulacak, kabrinde ruhu bedenine iâde edilecek, kabrinde iki melek ona gelip onu oturtacak ve dîni hakkında sorguya çekecektir.
Peygamberini tanı! Çünkü her birimiz öldükten sonra kabrine konulacak, kabrinde ruhu bedenine iâde edilecek, kabrinde iki melek ona gelip onu oturtacak ve peygamberi hakkında sorguya çekecektir.
Yazar; kitapları, risâleleri ve fetvâları ışığında Muhammed b. Abdulvahhab'ın selef akidesini açıklamaktadır.
Bu kitapçık, Elbânî’nin; "Sahih-i Sünen-i Tirmizî" adlı eserinden, taharet (temizlik) konusunda derlenmiş kırk sahih hadisi ihtiva etmektedir.
Bu kitap, fitne ve hallerin değişmesinde mü’minlerin bazı özelliklerinin beyanını ihtiva etmektedir. Bu özellikler: Öfke ve acele davranmaktan uzak durmak, fetvâda yavaş davranıp onu ehline havale etmek, yumuşak davranmak, ağır olmak ve ağırbaşlı olmak, fitne zamanında sözbirliği etmek, emir sahiplerine itaat etmek, âlimlere saygı göstermek ve onların dîndeki konumlarını bilmek, geçmiş ümmetlerin tarihinden ibret ve dersler almak, taraflı medyaya güvenmemek, cihada çağrı konusunda müslüman devlet başkanının emrine sıkı sıkıya bağlı kalmak ve sahâbeyi -Allah onlardan râzı olsun- karalamaktan dile engel olmak ve onlara dil uzatmamak...
Önceki |